17 Nisan 2012 Salı

Çekilebilir bir hayat için ne gerekiyor?




Geçtiğimiz haftalara ait bir haberde oldukça dikkat çekici bir belirleme ile karşılaştım. Haber şöyle idi:Hollanda'da Alkol Kullanma Yaşı 10'a düştü...

Peki, bu haberden sonra ne oldu? Büyük ihtimalle birçok kişi okuyup çoktan unuttu bile.

Zehirlenme sebebiyle hastaneye kaldırılan bu yaş çocuklarının araştırmalara göre yaklaşık dörtte üçünün içki kullanmayı anne ya da babalarından öğrendikleri belirtilmiş.

"Çocuklarımız ve alkol" adlı kitabının tanıtım toplantısında  yapılan bir konuşmayı konu alan bu haberde ailelerin sorumluluğu olduğu belirtilse de, kütüphaneler dolusu kitap yazılsa da, birileri suçlansa da asıl çözüm nasıl bulunabilir konusunda  köklü bir çalışmanın yapılmadığı da açıkça görülmektedir. Hollanda hükümetinin alkol satın alma yaşını 16’dan 18’e çıkarması sorunu çözecek midir? Bu ülkede umuma açık yerlerde içki kullanmak yasak olup küçük yaştaki çocuklara alkol satan yerlerde ruhsat iptaline varan cezalar da verilebilmektedir.

ABD'de daha önceleri alkol kullanım yaşı eyaletten eyalete değişirken şimdi ülke genelinde 21 yaş uygulaması geçerli.

Ya diğer ülkelerde sınır nedir? Birlikte görelim:
Fransa: Gençlere dair organizasyonlarda sponsorluk yasağı var. Televizyon ve billboardlarda alkol reklamı yasak.İçki satışı yaşı hafif içkiler için 16, diğerleri için 18.

İsveç: Burada da alkol reklamı yasak ancak light bira yadasınıf 1 kategorisindeki içkilerin reklamı yapılabiliyor.İçki satma yaşı işte 18.

Danimarka: 2003 yılından itibaren televizyon ve radyoda içki reklamı yapılabiliyor.Spor müsabakalarında reklamları yasak.Dükkanlarda 16 yaşa kadar satılabiliyor.

İrlanda: Yasak konusunda Türkiye ile benzer bir durumda. Ancak büyük gözetimi dâhilinde içki içmek için bir alt sınır aranmıyor.

Belçika : Çocuklara yönelik etkinliklerde sponsorluk yasak. Gençleri hedef alan reklamlara da dikkat ediliyor. Bar vb.yerlerde 16 yaş sınırı bulunuyor. Bira ve şarap gibi içkilerdeyse herhangi bir sınırlama yok.

Yunanistan: Spor organizasyonları haricinde birçok yerde sponsor olarak kullanılabiliyor. Benzin istasyonlarında, büfelerde, bakkallarda hatta hastane kantinlerinde bile içki satışına rastlamak mümkün.

Malezya: Televizyon ve radyolarda alkol reklamları yasak. Malayca olmayan gazete ve dergilerde içki reklamı yapılabiliyor. Alt sınır ise 18.

Dubai: İçki kullanımı için alkol lisansı gerekiyor ve bu lisans müslümanlara verilmiyor. İçki satışı ancak büyük oteller ve gece klüplerinin bünyesinde yapılabiliyor. Ramazan'da özel uygulamalar devreye giriyor.21 yaşından küçüklere ise içki satılmıyor.

Sorun sadece alkol müdür? Ya fuhuş, ya uyuşturucu, ya  daha fazlası... şiddet, terör?
Peki, bizde durum nedir? Türkiye’de 2011 yılı başlangıcında, içki satış ve tüketimine  getirilen kısıtlamalar o günlerde çok ses getirmişti.  TAPDK (Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu)  ( 07/01/2011 tarihli ve 27808 sayılı Tesmi Gazete’ye göre) Tütün mamulleri ve alkollü içkilerin satılına ve sunumuna ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmeliğe göre  2. bölüm madde 24’de  alkollü içki reklamları ile ilgili kısımlardaÇocukları ve gençleri hedef alan yerlerde bazı kısıtlama ve yasaklara yer verilmiştir.

 Başlangıçtaki tanımlar kısmında madde 4’de Genç: Onbeş ile yirmidört yaş arası dönem içinde bulunan kişi olarak açıkça tanımlanmış.
Yine 2. bölümde madde 6 aynen şu ifadelere yer vermektedir:İşyerinde; onsekiz yaşını doldurmamış kişilere tütün mamulleri ve alkollü içkiler satılamaz veya sunum suretiyle tüketimlerine arz edilemez. Yaş konusunda tereddüde düşülmesi halinde satıcı, talepte bulunan tüketiciden kimlik belgesi istemek suretiyle, onsekiz yaşından büyük olduğu bilgisine ulaşarak satışı veya sunumu gerçekleştirir.

Bu düzenleme sonrası, yukarıdaki açık ifadeye rağmen, değişik kesimlerde seslerin yükselmesine ve çoğu zamanki gibi tam olarak bilgi sahibi olmadan, kulaktan dolma bilgilerle konuşup eleştirmeyi kendine hak gören toplumun farklı kesimlerinden kişiler 24 yaşa takılı kalmıştı.
Sınırlamaları siyasi olarak yorumlayanlar da çoğunlukta idi.

Birçok evde ortaöğretim hatta ilköğretim düzeyinde çocukların mahalle bakkalına gönderilerek bira ile başlayan içki veya sigara satın almaya gönderdiğini hepiniz görmüşsünüzdür. Diyelim ki gönderilmedi, evde içki sofrasının kurulduğunu, mezeler hazırlandığını, dağınık bir masa başında sigara dumanının ağırlaştırdığı atmosferde çakırkeyif sohbetler yapıldığına tanık olmuştur evin çocukları, gençleri. Büyük olmanın böyle bir şey olduğu fikri uyanmıştır belki de...

Peki, ne yapılabilir? Kişisel özgürlükler kısıtlanmalı mı? Anne, baba ve yakınlar içki sigara kullanmamalı mı? Ya da her şeyin dozunda yapılabileceği fikri mi verilmeli yetiştirilen evlatlara? Aile içi ve okul eğitimi sorunları çözer mi? Satış yasağı önleyici olur mu yoksa yasaklar daha mı çekici kılar? Belki de akademik düzeydeki araştırmalar, tartışmalar ve çıkan kararlar  topluma olumlu olarak dönebilir. Bunun arayışında olunmalı.

10 yaşında alkol alan, komaya giren, 12 sinde cinselliği yaşamaya başlayan, 13-14 ünde doğuran bir dejenere yeni nesil çıkıyor ortaya... Türk toplumu da büyük bir hızla takipte bu dejenerasyonu. Japonya'da çocuk birası üretilip yok sattığını, 400.000 şişe sipariş aldığı bilgisine ulaştım.
 Neler bekliyor bu yuvarlak dünyayı daha? Bu biranın sloganı ise şu : “Hayat çocuklar için bile içki olmazsa çekilmezdir.”Ne denir ki? Bu dünyayı içkisiz çekilir kılmaya çalışmak bu kadar zor mu?
Karar sizlerin sevgili okuyucular.
Hayatınızın çekilebilir olması ve onu birileri için çekilebilir, hatta harikalar diyarı haline getirebilmeniz dileğiyle…

Müşerref ÖZDAŞ

( Mahzunize Dergisi / Kasım-Aralık 2011 sayısında yayınlandı)

Hiç yorum yok: