11 Nisan 2012 Çarşamba

KİM TUTABİLİR Kİ GİTMEK İSTEYENİ....HELAL EDERSİN HAKKINI

Anadolu’da bugün bile anlatılan eski bir aşk hikâyesi vardır. Ben bunu birkaç ayrı tasavvuf sohbetinde bambaşka insanlardan dinledim. Derler ki, vaktiyle Siirt Tillo’da bir tekkede mürit, tasavvufa gönül vermiş bir zat yaşarmış. Temiz, saf, güzel gönüllü bir genç adammış. Gel zaman git zaman âşık olmuş, hem de sırılsıklam. Karşılık da bulmuş. Sevdiği kız da ona sevdalanmış. Evlenmişler. Mutlu seneler geçirmişler. Ne var ki bir zaman sonra karısı dikilmiş karşısına. “Ben gitmek istiyorum” demiş. “Şu yolların ardında başka ne yollar var görmek istiyorum. Sana âşık değilim artık. Bir başkasını gördüm, ona aktı yüreğim. Onunla uzaklara gitmek istiyorum.”

Mürit öfkeden deliye dönmüş. Aklından ilk geçen şey, karısını öldürmek olmuş. “Bana yâr olmayacağına göre kimselere yâr olmasın” diye geçirmiş içinden. Kapanmış eve, planlar yapmış kendince. Kimseyle konuşmaz olmuş. Derken bir sabah şeyhini kapıda beklerken bulmuş. “Hakiki âşık” demiş şeyh, “sevdiği insanın mutluluğunu ister. Âşık kişi, sevdiğinin mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koyar. Gerçekten seven insan, özgür bırakır. Sahiplenmek, hak iddia etmek, can almak, can acıtmak, âşıkların tutacağı yol değildir… Düşün. Düşün de öyle karar ver. Ve bil ki vereceğin karar, senin gerçek sınavındır.”

İşte o zaman mürit için çetin bir iç muhasebe başlamış. Günler, haftalar boyu nefsi bir yana çekiştirmiş, yüreği bir yana. Sonunda bir sabah fırlamış yataktan. Açmış tüm pencereleri, kapıları sonuna kadar. Işık dolmuş içeri, efil efil rüzgâr. Dönmüş karısına, “Dilediğin yere git” demiş usulca. “Ben hakkımı sana helal ettim. Sen de bana helal et, öyle çık yola.”



( Bir de günümüzde halen yaşananlara, insanların birbirine yaşattıklarına bakalım... 
Artık sevmiyorum diyen biri birden kötü insan olur gözümüzde... Ben bunu hiç anlayamadım şimdiye dek. 


İnsanların tercih hakları her zaman olmalı... İnsanların yolu birbiri ile birleşmiş olabilir. Bir süre her şey çok güzel de olabilir. Yol arkadaşlığı sürer. Zamanla değişebilir de her şey, sevgiler azalabilir ama saygı bitmemelidir.Yolunu ayırmak isteyen bir arkadaş olabilir, bir sevgili, bir eş de olabilir. Kim olursa olsun sizde de onda da kalan izler olacaktır. Herkes kendi hayatını yaşamaya devam edecektir. 


Belki çok tanıdık gelecek şimdi yazacağım durum: Eşler ayrılma aşamasındadır, taraflardan biri bir başkasını sevmiştir, ya da sevgisini yitirmiştir tek taraflı olarak. Bunun sebebini ise karşı taraf zahmet edip düşünmeyecek, kendiini sorgulamayacak, hatayı hep karşısında, dışarıda arayacaktır. Kavga, dövüş, hakaretler, mahkemede çıkan rezaletler, arada kalan, psikolojisi bozulan zavallı çocuklar, ayrılmam, sürünsün aşağılık adam diyen kadınlar, anne ya da babasına gösterilmemekte direnilen evlatlar... Bu manzaralar gerçekten de iç karartıcıdır. 


Oysa ki ayrılık olsa da sevgi kırıntıları ve saygı kalabilmelidir. Gecenin bir vaktinde çekinmeden eski bir eş aranabilmelidir. O bir başkası ile mutlu olmayı seçti diye hayatı karartılmamalıdır. 


Hayat kısa. Mutlu olmak herkesin hakkı. kimse kimseye sevgi olmaksızın ömür boyu bağlı kalmamalı. Gitmek isteyen gerçekten de gidebilmeli.Gitmişse de düşman bellenmemeli, arada  bir telefonla da olsa sesini duymaktan, bir selam yollamaktan, gerek duymuşsak yardımını istemekten, yardım istenmişse elimizi uzatmaktan gocunmamalıyız.  / M.ÖZDAŞ )

Hiç yorum yok: