2 Ocak 2013 Çarşamba

Yolculuğa devam


Yıl: 2010
Dökülen İncilerim demişim, şiirime söz dizmişim, izi kalmış boynumda...
Bir dost demiş ki: Hepsi bu mu? Çoğalabilir mi?
Belki demişim...
O gün için on beş incim varmış.
Darmadağın olup boynumda iz bırakan...

Neden olmasın demişim bu dosta, neden çoğalmasın.
Bir sonraki şiirim "Çoğalan İnciler " olabilir belki...

Yüreğin merkezine kaçan minik bir söz, midyenin içine kaçan minik bir kum tanesinin sebep olduğu gibi şekillenip çoğalabilir, yeni inciler doğurabilir.
Eksilen yanlarımız, yıpranan yanlarımız olacaktır elbet, ancak çoğalan yanlarımız da olacaktır zamanla.
Birinci inci: Adı vefaydı. Bir ömür sürecekti.
İkinci inci: Şefkat: Sıcacık ısıtırdı.
Üçüncü inci: Güvenimdi.
Dördüncü inci: Aşkımdı.
Beşinci inci: Tutkumdu.
Altıncı inci: Mantığımdı.
Yedinci inci: Unutulan düşlerimdi.
Sekizinci inci: Tutunacak dalımdı.
Dokuzuncu inci: Bekleyişlerimdi.
Onuncu inci: Özleyişlerimdi.
On birinci inci: Hatalarımdı.
On ikinci inci: Öfkelerimdi.
On üçüncü inci: Günahlarımdı.
On dördüncü inci: Dualarımdı.
On beşinci inci: Eksilen yanımdı.

Ya şimdi?
Yıl: 2013
Bir zaman diliminin ikinci günü.
Vefa vazgeçilmez bir tat yaşamımda, şefkat bir bakışta, sözde saklı.
Güvenimi kazandım yeniden, aşk, tutku, mantık arada itişip kakışsa da, düşlerim gökkuşağı renkleriyle süslendi. Tutunacak dala gevşek sarıldığımı fark ettim, Beklemekten yorulmamam gerektiğini, aslında beklediğimin çok yakınımda olduğunu da... Özlemek güzeldir, yokluğu ruhunuzda boşluk yaratanı özlersiniz, varlığı yaşamınıza renk katanı özlersiniz, sesini duyduğunuzda sizi neşeyle dolduran, gözlerinizi parlatanı özlersiniz.
Hatalarımı da gördüm, her kul gibi kusursuz da değildim. Yaşamın size ne büyük lütuflarda bulunduğunu bir kez daha gördüm. Öfkelerimden kurtulup günahlarımdan af dileyip sevdiklerim için dualarıma devam ediyorum her an. Eksilen yanıma gelince; yeri doldurulamayacak bir eksiklik değildi ve o yer sadece o kişiyle dolardı. Şimdi dopdolu bir kalple, sevilen ve seven kişi olmayı bilmenin keyfi ile yeni bir yıla daha aktık zamanla birlikte...
Geçen zamanı ardımda bırakıp " Yeni yıl " denilen yeni bir zaman dilimine geçerken çoğalan yanlarımla giriş yaptım.
( Sürat = yol/zaman )olarak öğretiriz derslerde sürati.
"Uzay ve zaman, bütün fiziksel olayların ortak sahnesidir."
Herkes kendi sahnesinde verilen rollerini oynamakta sadece. Her sabah kalkıp işe gidişimiz, yeniden dönüşümüz, ertesi gün planlarımız, yolda yürürken gözümüze çarpan ve günler sonra bir konu açıldığında aklımıza geliveren küçük bir ayrıntı, bekleyişlerimiz, kavuşmalarımız, nefretlerimiz, sevgilerimiz, ayrılıklarımız... Defalarca oynanan sahneler.
Zamanı düşünüyorum şu an, klavyemde her harfi vuruşumda geride kalan zamanı.
( Zaman= yol/sürat )
Ne kadar da hızla geçiyor zaman... Ne kadar yol aldık bütün bir yıl içinde?
Dünya evrenin sonsuz karanlık boşluğunda yoluna büyük bir hızla devam ederken biz de yol
alıyoruz fark bile edemeden.
Koskoca bir yılı geride bıraktık yine, yine ertelenen duygularla, zaman zaman kapıldığımız fırtınalarla, hayallerimizle...
Sizi hiçbir zaman bırakmayacağından emin olduğunuz sevgileri bulduğunuzda eksiltmeye çalışarak değil, tamamlamaya, çoğaltmaya çalışarak sevin, sevilmenin tadını çıkarın, yaşama her sabah yeniden merhaba demenin tadını da...

" Bilinçli duyularımızdan belki de en önemlisi, zamanın ilerleyişini duyumsayarak, şu an, geçmiş ve gelecek beklentimizin olmasıdır. Geçmişe ait bilgimiz daha önceki deneyimlerimizi imgelememizden kaynaklanır ve geçmişe ait bu imgeler, geçmiş bir yaşamda “şu an”ı oluşturan beynimize kayıtlanmış imgelerdir. Şu anı yaşayarak oluştururuz ve onu geçmiş dediğimiz dosyalara–anılarımıza kaydederiz. Şimdiki zamanı, geçip giden zaman olarak sürekli yaşarız. Yani, hep şimdi içindeyiz. Geçen her anla şimdi, geçmiş olur ve gelecekle yer değiştirir. Geçmişi, şimdiyi ve geleceği içerir ve birbirini izleyen olayların ardışıklığından oluşur."

Bilgi işlem merkezimiz her an görevde. Unutmak istediğimiz yaşanmışlıkları bile aslında merkez unutmuyor, kayıt beyin kıvrımlarımızın bir yerindeki dosyasında duruyor, sadece şifresini bir süreliğine unutmuş olmayı tercih ediyoruz.
Yeni yılın 2. gününden herkese merhaba... Zamanı ne kovalamaya ne de yakalamaya gücümüz var, bırakın her şey olması gerektiği gibi olsun, zaten öyle olduğunu bir süre sonra bir gün bir yerlerde aniden fark edivereceksiniz.
Akışın içinde üzerime düşen görevi huzur ve uyumla yapmaya devam ediyorum.
Herkese iyi yolculuklar dilerim.

02.01.2013
Saat: 03:40
M.Özdaş

Hiç yorum yok: